SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

FEDAİL BAHSİ

<< 2360 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

138 - (2360) حدثنا عبدالله بن براد الأشعري ومحمد بن العلاء الهمداني قالا: حدثنا أبو أسامة عن بريد، عن أبي بردة، عن أبي موسى قال:

 سئل النبي صلى الله عليه وسلم عن أشياء كرهها. فلما أكثر عليه غضب. ثم قال للناس "سلوني عم شئتم" فقال رجل: من أبي؟ قال" أبوك حذافة" فقام آخر فقال: من أبي؟ يا رسول الله! قال "أبوك سالم مولى شيبة" فلما رأى عمر ما في وجه رسول الله صلى الله عليه وسلم من الغضب قال: يا رسول الله! إنا نتوب إلى الله. وفي رواية أبي كريب: قال: من أبي؟ يا رسول الله! قال "أبوك سالم، مولى شيبة".

 

{138}

Bize Abdullah b. Berrâd Eİ-Eş'arî ile Muhammed b. Alâ' EI-Hemdânî rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ebû Usâme, Büreyd'den, o da Ebû Bürde'den, o da Ebû Musa'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş):

 

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Seltem)'e hoşlanmadığı bir takım şeyler soruldu. Sualler çoğalınca kızdı. Sonra halka :

 

«Bana dilediğiniz şeyi sorun!» buyurdu. Derken bir adam:

 

— Benim babam kimdir? diye sordu.

 

«Senin baban Hüzafe'dir.» buyurdu. Bir başkası kalkarak;

 

  Benim babam kimdir, yâ Resûlallah? diye sordu.

 

«Senin baban Şeybe'nin azatlısı Sâlim'dir.» buyurdular. Ömer Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Seltem)'in yüzündeki gazabı görünce:

 

  Yâ Resûlallah! Biz Allah'a tevbe ediyoruz, dedi.

 

Ebû Kureyb'in rivayetinde de: «Benim babam kimdir, yâ Resûlallah dedi. Senin baban Şeybe'nin azatlısı Salimdir.» ifadesi vardır.

 

 

İzah:

Hz. Enes rivayetlerini Buhari «Tefsir», «Deavât», «Rikak» ve «İ'tisam» bahislerinde; Tirmizî «Tefsir»'de; Nesâi «Rikak» da, Ebû Musa rivayetini Buhârî «îlim», «t'tisam» ve «Fedârl» bahislerinde muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir.

 

«Hayır ve şerde bugünkü gibisini görmedim...» cümlesinden muraıd : Bugün cennette gördüğüm hayırdan daha çok hayır cehennemde gördüğüm şerden daha çok şer hiç bir zaman görmüş değilim. Bunu siz de görmüş olsanız son derece ürker ve gülmeniz azalır. Ağlamanız çoğalırdı, demektir.

 

Hanın: Burundan gunne ile çıkan ağlama sesidir.

 

Hadîsin müteaddit rivayetlerinden anlaşılıyor ki : Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) çok sual sormaktan canı sıkılarak müteaddit defalar:

 

«Sorun bana...» sözünü tekrarlamış. Nihayet Hz. Ömer diz çökerek: «Biz Rab olarak Allah'a, din olarak İslâm'a, Resul olarak da Muhammed'e razı olduk.» demiş. Ondan sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sükût buyurmuştur. Hz. Ömer'in bu yaptığı bir edeb ve nezaket, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ikram, müslümanlara da Nebilerine eziyet ederek helak olmasınlar diye bir şefkattir. Sözünün manâsı: Biz elimizdeki Kitabullah'a ve Nebiimizin sünnetine razıyız. Bunlar bize yeter. Başka sual sormaya hacet yoktur, demektir.

 

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in müteaddit defalar:

 

«Sorun bana...» demesine gelince: Bu söz sorulacak her suâle o anda cevab verebileceği kendisine vahyle bildirilmiştir manâsına alınmıştır. Aksi takdirde gaibe ait her sorulanı bilemez, yalnız Allah'ın bildirdiğini haber verirdi.

 

Hz. Abdullah b. Huzafe'nin: «Babam kimdir?» diye sorması câhiliyyet âdeti iktizası bazı kimselerin nesebine ta'n etmelerinden ve Huzafe'nin oğlu olmadığını söylemelerindendir.

 

Annesinin Abdullah'a; «Annen câhiliyyet devri kadınlarının irtikab ettikleri bir şenâatta bulunmuş olsa, onu halkın gözleri önünde kepaze etmeyeceğinden emin miydin?» diye çıkışmasından murad: Ben zina etmiş olsam da Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sana Huzafe'nin oğlu olmadığını söyleseydi, sen beni âleme karşı rezil ederdin, demektir. Hz. Abdullah'in kara bir kölenin oğulluğunu kabul etmesi mütesavver değildir. Çünkü zina ile nesep sabit olmaz. Burada onun kara bir köleye oğul olmayı kabul edecek olması iki vecihle izah edilir:

 

1- Bu hükmü henüz duymamıştır. O ana kadar kendisi zinadan doğan bir ;ocuğun nesebinin sabit olduğunu zannetmiştir.

 

2-  Nesebin ilhak ve isbatı, kadın şüphe ile cima edilmişse caizdir. Çocuğun nesebi cima sahibinden sabit olur.